1959 yılında başlayan lig mücadelesinde 60. sezon 11 Ağustos günü start alıyor. TFF Yönetim Kurulu, yeni sezona, Gençlerbirliği'nin merhum başkanı İlhan Cavcav'ın ismini verdi. İlk sezonunda Fenerbahçe'nin, son sezonunda ise Beşiktaş'ın şampiyon olduğu lig tarihinde mutlu sonla en çok kucaklaşan takım, 20 şampiyonluğu bulunan Galatasaray. Sarı-kırmızılı takımı 19 şampiyonlukla Fenerbahçe takip ediyor. Beşiktaş'ın 15, Trabzonspor'un 6, Bursaspor'un da 1 şampiyonluğu var. Bu beş şampiyonun yanı sıra yeni sezonda Akhisar Belediye, Alanyaspor, Antalyaspor, Atiker Konyaspor, Evkur Yeni Malatyaspor, Gençlerbirliği, Göztepe, Kardemir Karabükspor, Kasımpaşa, Kayserispor, Medipol Başakşehir, Osmanlıspor ve Sivasspor, İlhan Cavcav'ın adı verilen sezonda mücadele edecek.
TamSaha 153. Sayı
Sezonun sonunda yeni şampiyonu ve ligden düşecek takımları hep birlikte göreceğiz ama şimdi gelin birlikte geçmişe bir yolculuk yapalım ve 1. Lig olarak yola çıkıp Süper Lig adını alan en üst düzeydeki futbol mecramızın 59 sezonluk macerasına şöyle bir göz atalım
Futbol Federasyonu Başkanı Orhan Şeref Apak'ın girişimleriyle kurulan ve o dönemdeki adı "Millî Lig" olan Türkiye Profesyonel Birinci Ligi'nin ilk maçı 21 Şubat 1959'da İzmir'de İzmirspor ile Beykoz arasında oynandı. İzmirspor'un 2-1 kazandığı maçın 11. dakikasında meşin yuvarlağı rakip filelere gönderen Özcan Altuğ, lig tarihine "ilk golü atan futbolcu" olarak geçti. O sezon 16 takımla oynandı. Takımlar 8'erli iki gruba bölündü ve bu gruplara "Kırmızı", "Beyaz" isimleri verildi. İki grubun birincileri final oynayacak ve şampiyon belirlenecekti. Beyaz Grup'un lideri Fenerbahçe ile Kırmızı Grup'un lideri Galatasaray finale adlarını yazdırdı. İlk maçı 1-0 kaybeden Ignac Molnar yönetimindeki Fenerbahçe, rövanşı 4-0 kazanarak Türkiye 1. Ligi'nin ilk şampiyonu unvanını elde etti.
1959-1960 sezonundan itibaren grup sistemi kaldırıldı ve lig bugünkü haliyle oynanmaya başlandı. "Millî Lig" adı kısa bir süre sonra "Türkiye 1. Ligi" olarak değiştirildi. 1987-1988 sezonuna kadar galibiyete 2 puan verilirken, o sezondan itibaren galibiyete 3 puan verilmeye başlanmasıyla gol ortalamalarında büyük artış görüldü. 90'lı yıllarda iletişim teknolojileri ve TV yayıncılığındaki gelişmeler de ligimize sıçrama yaptırdı. Özel televizyon kanallarının kurulmasının ardından şifreli yayınlara geçilmesi, Türk futbolu için büyük bir gelir kapısı açtı. Galatasaray'ın UEFA Kupası'ndaki başarısı, Millî Takım'ın 2002 yılında Dünya Kupası'nda, 2003 yılında ise Konfederasyon Kupası'nda üçüncü olması, 2008 Avrupa Şampiyonası yarı finali, Türk futbol tarihinin önemli gelişmeleri olarak kayıtlara geçti.
1959'da Milli Lig'le başlayan lig tarihimizde 51 sezon boyunca Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor dışında şampiyon çıkmamıştı. Ancak 2010 sezonunda Bursaspor bu geleneğe son vererek ligimizin beşinci şampiyonu olmayı başardı. Lig tarihinde Galatasaray'ın 20, Fenerbahçe'nin 19, Beşiktaş'ın 15, Trabzonspor'un 6, Bursaspor'un da 1 şampiyonluğu bulunuyor. Şimdi gelin ligin başladığı günden bu yana neler yaşanmış, geçmişteki sezonlara bir göz gezdirelim.
İki grup üzerinden oynanan ilk sezonda Fenerbahçe'nin şampiyon olduğunu yazının başında belirtmiştik. İkinci sezonda yeni bir şampiyonla tanıştık. 20 takımlı ligde 38 maçta 65 puana ulaşan Andras Kutik'in Beşiktaş'ı ipi göğüslerken, 88 gol atarak siyah-beyazlılardan 20 gol daha fazla kaydeden Fenerbahçe 60 puanla ikinci sırada kaldı. Adalet ve Hacettepe ise 2. Lig'e düşen takımlar oldu.
Üçüncü sezonda Fenerbahçe ikinci kez şampiyonlukla kucaklaştı. Yine 20 takımla oynanan ligde Galatasaray'la kıyasıya bir yarışa girişen sarı-lacivertli takım, Laszlo Szekely'nin teknik direktörlüğünde ipi rakibinin 1 puan önünde göğüsleyerek mutlu sona ulaşırken, bir önceki sezonun şampiyonu Beşiktaş 6 puan geride, üçüncü sırada kalmıştı. Adana Demirspor küme düşerken, Altay ve Altınordu play-off oynayarak ligde kalmayı başardı.
1961-62 sezonu Türkiye'ye yeni bir şampiyon daha getirdi. Galatasaray, Fenerbahçe'nin dört puan önünde ilk şampiyonluğunu elde ederken, Beşiktaş yine üçüncü sırada yer alıyor ve ligin üç büyük geleneği değişmiyordu. O sezon ligden düşen takım olmamış, son üç sıradaki Vefa, Ankara Demirspor ve Şeker Hilal play-off sonunda devam etmeyi başarmıştı. Bu sezonun bir başka özelliği ise ilk üç sezondaki şampiyon Macar teknik adamlar hegemonyasına son veren Gündüz Kılıç'ın, şampiyonluk yaşayan ilk Türk teknik adam olmasıydı.
Ertesi sezon da yine Gündüz Kılıç yönetiminde ipi göğüsleyen Galatasaray, üst üste iki kez şampiyon olmayı başaran ilk takım olarak geçiyordu kayıtlara. Bu defa lig 22 takımla ve iki grup üzerinden oynanıyor, Kırmızı Grup'u Galatasaray, Beyaz Grup'u Beşiktaş ilk sırada tamamlıyordu. İkinci tur, iki grubun ilk 6 sırasını alan 12 takımla oynandı ve Galatasaray, Beşiktaş'ın 1 puan önünde ipi göğüsledi. Üçüncü sırada ise yeni bir takıma yine yer yoktu. Fenerbahçe şampiyonun 9 puan gerisinde o sırayı parsellemişti. Karagümrük, Şeker Hilal, Vefa ve Yeşildirek ise küme düşüyordu. Bir başka Türk teknik adamın şampiyonluk yaşayabilmesi içinse 12 sezon beklemek gerekecekti.
1963-64 sezonunda yeniden normal lige dönüldü. 18 takımlı sezonda iki takım arasında büyük bir çekişme yaşandı ve Yugoslav Miroslav Kokotoviç yönetimindeki Fenerbahçe, Beşiktaş'ın 1 puan önünde üçüncü şampiyonluğuyla kucaklaştı. Galatasaray ise şampiyonun 11 puan gerisinde kalmasına rağmen üçüncü sırayı yine "üç büyük" dışında bir takıma bırakmadı. Beyoğlu ve Kasımpaşa ise lige veda eden takımlardı.
1964-65 sezonunda lig ilk defa 16 takımla oynandı. Fenerbahçe sadece 1 kez yenildiği sezonu 47 puan toplayarak Beşiktaş'ın 6 puan önünde dördüncü kez şampiyon olarak tamamladı. Takımın başında bu defa İngiliz Oscar Hold vardı. Galatasaray 39 puanla üçüncü sıraya yeni bir takımın girmesine izin vermezken, Altınordu küme düşen tek takımdı.
1965-66 sezonunda Yugoslav Ljubusa Spajic yönetimindeki Beşiktaş 48 puan toplayarak ikinci şampiyonluğunu elde ederken, ikinci sırada 42 puanlı Galatasaray vardı. Ligin ancak 8. sezonunda üç büyüğün dışında bir takım ilk üçe girmeyi başarmış, 38 puan toplayan Gençlerbirliği, Fenerbahçe'nin 6 puan önünde üçüncü sırayı almıştı. Şekerspor ve Beykoz ise lige veda eden takımlardı.
Ertesi sezon Beşiktaş, Spajic'in teknik direktörlüğünde alıştığı koltuğu bırakmadı ve 45 puan toplayarak üçüncü şampiyonluğunu elde etti. Fenerbahçe iki puan gerisinde ikinci, Galatasaray ise dört puan arkada üçüncü sıradaydı. İstanbulspor, İzmirspor ve Karşıyaka o sezon lige mendil salladı.
1967-68 sezonunda yarış yine Beşiktaş ile Fenerbahçe arasında yaşandı. Ama bu defa ipi göğüsleyen taraf 49 puanlı Fenerbahçe oldu. Sarı-lacivertliler, kendilerine ligin ilk sezonunda şampiyonluk yaşatan Ignac Molnar'la bir kez daha mutlu sona ulaşmıştı. Beşiktaş, şampiyonun 7 puan gerisinde ikinci sırada kalmış, Galatasaray ise 13 puanlık farka rağmen üçüncü sırayı kimselere bırakmamıştı. Bu şampiyonluk Fenerbahçe'nin beşinci şampiyonluğuydu ve sarı-lacivertliler iki rakiplerine kısa sürede önemli bir fark atmış durumdaydı.
Ancak 1968-69 sezonunda 46 puanla şampiyon olan Galatasaray'ın bu farkın açılmasına izin vermeyeceği de ortaya çıkmıştı. O sezonun en çarpıcı yanı Yugoslav Toma Kaleperovic yönetimindeki Galatasaray'ın şampiyonluk için çekiştiği takımın Eskişehirspor olmasıydı. Es-Es fırtına gibi estiği sezonda Galatasaray'ın üç puan gerisinde kalmış ama ilk kez bir Anadolu takımı ligi ikinci sırada bitirmeyi başarmıştı. Şekerspor ve İzmirspor ise sezonun küme düşenleriydi.
1969-70 sezonunda yine bir ilk yaşandı. Rumen Traian Ionescu yönetimindeki Fenerbahçe'nin şampiyonluğu olağan bir sonuçtu ve sarı-lacivertliler bu mutluluğu altıncı kez yaşıyordu. Ama ikinci ve üçüncü sırada Eskişehirspor ile Altay'ın yer alması, Galatasaray'ın sekizinci, Beşiktaş'ın ise dokuzuncu sırada kalması o güne dek görülmüş bir şey değildi. O sezonun küme düşenleri ise Gençlerbirliği ve Altınordu olmuştu. Galatasaray bu dibe vuruşun acısını, sonraki üç sezonda çıkarmayı başardı. İngiliz Brian Birch'ün çalıştırdığı sarı-kırmızılı takım, 1970-71'de Fenerbahçe'nin, 1971-72'de Eskişehirspor'un, 1972-73'te ise yine Fenerbahçe'nin önünde ipi göğüsleyerek lig tarihinin üst üste üç sezon şampiyonluk elde eden ilk takımı olmayı başardı. Sarı-kırmızılılar böylece 6 kez şampiyon olan Fenerbahçe'yi de yakalamış oluyordu. Bu üç sezonda Beşiktaş bir kez bile ilk üçe giremiyor ve giderek rakiplerinin gerisinde kalıyordu. Ancak Galatasaray da üst üste üç sezon elde ettiği şampiyonluğun ardından tam 13 sezon beklemek zorunda kalacaktı. Bu arada 1970-71'de Adana Demirspor ve Vefa, ertesi sezon Karşıyaka ve İstanbulspor, sonrasında ise PTT ve Şekerspor küme düşüyordu.
1973-74 ve 1974-75 sezonlarında Brezilyalı futbol efsanesi Didi'nin çalıştırdığı Fenerbahçe, üç yıl uzak kaldığı şampiyonlukla üst üste iki kez kucaklaştı. 1973-74'te Beşiktaş bir süredir uzaktan izlediği şampiyonluk yarışına yeniden katılıyor, ancak Fenerbahçe, siyah-beyazlıların 3 puan önünde mutlu sona ulaşıyordu. Üçüncü sırada ise tarihinde ilk kez Boluspor yer almıştı. Son üç sezonun şampiyonu Galatasaray, Eskişehirspor'un da arkasında ancak beşinci sırayı alabiliyor, Vefa ve Mersin İdman Yurdu ise lige veda ediyordu.
1974-75 sezonunda Fenerbahçe, en yakın takipçisi Galatasaray'ın 5 puan önünde şampiyonluğu elde ederken, üçüncü sırada Eskişehirspor yer alıyor, Beşiktaş ise beşincilikle yetiniyordu. O sezon lige çıkan Trabzonspor 30 puanla 9. olurken, hiç kimse bordo-mavili takımdan kısa bir süre sonra gelecek şampiyonlukları beklemiyordu. Ama Trabzonspor, şampiyon Fenerbahçe'den bile az gol yemiş ve başarılı bir savunmanın neler yapabileceğini ertesi sezon göstermek üzere sinyallerini vermişti. O sezon düşen takımlar ise Samsunspor ve Kayserispor'du.
1975-76 sezonunda Türk futbolunda bir ihtilâl yaşandı. 17 sezonda Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş dışında şampiyon görmeyen Türkiye Ligi o sezon yepyeni bir büyükle tanıştı. Ahmet Suat Özyazıcı'nın teknik direktörlüğünü yaptığı Trabzonspor, ikinci sezonunu yaşadığı ligde en yakın rakibi Fenerbahçe'ye 3 puanlık fark atarak şampiyon oldu. Fenerbahçe 40, Trabzonspor ise Galatasaray ve Adanaspor gibi 36 gol atmıştı ama kalesinde sadece 14 gol görmek, bordo-mavililere tarihlerindeki ilk şampiyonluğun kapısını açmıştı. Galatasaray'ın üçüncü olduğu sezonda Ankaragücü ve Balıkesirspor düşüyor, Beşiktaş ise küme düşen takımların 2 puan önünde 11. sırada kendisine yer bulabiliyordu.
Trabzonspor, bu başarının tesadüfi olmadığını 1976-77 sezonunda bir kez daha şampiyon olarak kanıtladı. Bordo-mavili takım bu defa da Fenerbahçe'nin 4 puan önünde yer almış, 41 golle ligin en fazla gol atan takımı olurken, kalesinde de sadece 12 gol görmüştü. Altay'ın üçüncülüğü elde ettiği sezonda Beşiktaş dördüncü, Galatasaray beşinci oluyor, Giresunspor ve Göztepe küme düşüyordu.
1977-78 sezonunda 1 puan farkla Trabzonspor'un önünde şampiyonluğa ulaşan Toma Kaleperoviç'in Fenerbahçe'si, rakibinin serisine son verdi. Kaleperoviç, Galatasaray'dan sonra Fenerbahçe'yi de şampiyon yapan teknik adam olarak tarihe geçerken, Trabzonspor o sezon da şampiyon olsa, bugün üst üste 6 şampiyonlukla yanına bile yaklaşılmayacak bir rekorun sahibi olabilirdi. Üçüncülüğü Galatasaray'ın elde ettiği sezonu Beşiktaş beşinci sırada tamamlıyor. Ankaragücü ve Mersin İdmanyurdu ise küme düşüyordu.
1978-79'dan itibaren Trabzonspor üç kez daha şampiyon oldu. O sezon Özkan Sümer yönetiminde sadece 1 kez yenilen ve kalesinde yalnızca 7 gol gören bordo-mavili takım Galatasaray'ın 1 puan önünde 42 puanla mutlu sona ulaşırken, üçüncü sırayı 38 puanla Fenerbahçe elde ediyor, Beşiktaş 9. sırada kalırken, Kırıkkalespor, Boluspor ve Samsunspor küme düşüyordu.
1979-80 sezonunda 39 puan toplayan Trabzonspor dördüncü şampiyonluğuna Fenerbahçe'nin 4 puan önünde, Ahmet Suat Özyazıcı yönetiminde ulaştı. 33 puan toplayan Zonguldakspor tarihinin en başarılı sonucunu alarak üçüncü sırayı elde ederken, Galatasaray 9, Beşiktaş ise 11. sırada sezonu tamamlıyordu. Sezonun düşenleri ise Diyarbakırspor, Kayserispor ve Göztepe olmuştu.
1980-81 sezonunda ilk iki sırada Anadolu takımları vardı. Özkan Sümer'in Trabzonspor'u 39 puanla şampiyon olurken, 34 puanlı Adanaspor, Galatasaray'ı averajla geride bırakıyor, Beşiktaş 5. sırayı alırken, 29 puanlı Fenerbahçe averajla ligde kalıyordu. Rizespor 29 puanla küme düşerken, lige veda eden diğer iki takım Mersin İdman Yurdu ve Orduspor'du.
1981-82 sezonunun şampiyonu Beşiktaş, mutlu sonla tam 14 sezon sonra kucaklaştı. Eski oyuncusu Yugoslav Djordje Miliç yönetimindeki siyah-beyazlı takım ligi Trabzonspor'un 1 puan önünde 44 puanla şampiyon olarak tamamlarken, Fenerbahçe 41 puanla üçüncü sırayı alıyor, Galatasaray ise 32 puanla 11. sırada kalıyordu. O sezon düşen takımlar Diyarbakırspor, Göztepe ve Eskişehirspor olmuştu.
1982-83 sezonunda Fenerbahçe dört yıl beklediği şampiyonlukla bir kez daha buluştu. Yugoslav Branko Stankoviç'in çalıştırdığı sarı-lacivertliler Trabzonspor'a 2 puan fark atarak zirvede yer alırken sezonu Galatasaray üçüncü, Beşiktaş ise beşinci sırada tamamlıyordu. O sezonun düşenleri ise Altay, Gaziantepspor, Samsunspor ve Mersin İdman Yurdu'ydu.
1983-84 sezonu Trabzonspor'un şampiyonluğuyla tamamlandı. Ahmet Suat Özyazıcı yönetimindeki bordo-mavili takım, lige çıktığından bu yana 10. sezonunda 6. şampiyonluğunu elde etmişti ama bu aynı zamanda onların mutlu sonla son buluşması olacaktı. Trabzonspor'un 50 puan topladığı ligde Fenerbahçe 45 puanla ikinci, Galatasaray 44 puanla üçüncü, Beşiktaş aynı puanla dördüncü sırada yer alıyordu. Karagümrük, Adanaspor ve Adana Demirspor ise o sezon lige veda etmişti.
1984-85 sezonu inanılmaz bir çekişmeye sahne oldu. Fenerbahçe ile Beşiktaş sezonu 50'şer puanla bitirdi ve ligin şampiyonu ilk kez averajla belirlendi. 65 gol atıp 25 gol yiyen Yugoslav teknik direktör Todor Veselinovic'in Fenerbahçe'si, 49 gol atıp 19 gol yiyen Beşiktaş'ın önünde ipi göğüsledi. Trabzonspor 42 puanla üçüncü, Galatasaray 36 puanla beşinci olabilmiş, Boluspor ve Antalyaspor ise küme düşmüştü.
1985-86 sezonu tıpkı bir önceki gibi geçti. Bir sezon önce şampiyonluğu averajla Fenerbahçe'ye kaptıran Beşiktaş, bu defa Galatasaray'a averajla üstünlük sağlayarak mutlu sona ulaşmıştı. Her iki takımın da 56'şar puanı vardı ancak Beşiktaş 65 gol atıp 21 gol yerken, o sezon hiç yenilmeyen Galatasaray 57 gol atıp 20 gol yemişti. Stankoviç ise Fenerbahçe'nin ardından Beşiktaş'ı da şampiyon yapan teknik direktör olarak kayıtlara geçmişti. Fenerbahçe, Samsunspor ve Sarıyer'in ardından beşinci oluyor, Trabzonspor ise ligdeki ilk sezonu dışında en kötü derecesini yaparak yedinci sırada kalıyordu. Sezonun düşenleri ise Kayserispor, Orduspor ve Sakaryaspor'du.
1986-87 sezonu bir başka hasretin sonu oldu. Son şampiyonluğunu 1973'te elde eden Galatasaray, 13 sezonluk bekleyişin ardından Alman futbol efsanesi Jupp Derwall yönetiminde Beşiktaş'ın 1 puan önünde mutlu sona ulaştı. Sarı-kırmızılılar bir sezon önce namağlup olmalarına rağmen averajla kaptırdıkları şampiyonluğun acısını çıkartmış, üçüncülüğü ise Samsunspor almıştı. Trabzonspor ve Fenerbahçe dört ve beşinci olarak sıralanıyor, Diyarbakırspor ve Antalyaspor lige veda ediyordu.
Galatasaray, hasret yıllarının ardından üst üste ikinci şampiyonluğunu 1987-88 sezonunda elde etti. Sarı-kırmızılı takımın ulaştığı 90 puan da bir rekordu. İkinci Beşiktaş 78, üçüncü Malatyaspor 62, dördüncü Samsunspor ise 60 puan toplayabiliyordu. Trabzonspor 6, Fenerbahçe 8. sıralarda kalmış, Zonguldakspor, Gençlerbirliği, Kocaelispor ve Denizlispor küme düşmüştü.
1988-89 sezonunda çifte rekor kırıldı. Yugoslav Todor Veselinoviç yönetimindeki Fenerbahçe 93 puan toplayarak şampiyon olurken, o güne kadar ulaşılan en yüksek puana erişmişti. Sarı-lacivertlilerin attığı 103 gol ise gruplar olmadan oynanan sezonların bir başka rekoru olarak kayıtlara geçti. İkinci Beşiktaş, Fenerbahçe'nin 10 puan gerisinde kalmış, Galatasaray ise ancak 69 puan toplayabilmişti. Ligden düşenler ise Kahramanmaraşspor, Rizespor ve Eskişehirspor'du.
Beşiktaş, İngiliz teknik adam Gordon Milne yönetiminde 1989-90 sezonundan itibaren üst üste üç kez şampiyon olarak, daha önce Galatasaray ve Trabzonspor'un elde ettiği başarıya ortak oldu. 1989-90 sezonunda 75 puan toplayan siyah-beyazlı takım en yakın takipçisi Fenerbahçe'ye 5 puan fark atarken, Trabzonspor ve Galatasaray üç ve dördüncü sıraları paylaşıyor, Sakaryaspor, Adana Demirspor, Samsunspor, Altay ve Malatyaspor küme düşüyor, 18 takımlı ligde takım sayısı da 16'ya indiriliyordu.
Baştan da belirttiğimiz gibi ertesi sezon da Beşiktaş'ın tek yenilgi ve 69 puan toplayarak şampiyonluğa ulaşmasıyla tamamlandı. İkinci sırada kalan Galatasaray, sezonu siyah-beyazlıların 5 puan gerisinde tamamlamış, Trabzonspor şampiyonun 18 puan arkasında üçüncü olabilmişti. Fenerbahçe ise Sarıyer'in ardından beşinci sırada kalmıştı. Zeytinburnu, Karşıyaka ve Adanaspor o sezon lige veda eden takımlardı.
TamSaha 153. Sayı
Sezonun sonunda yeni şampiyonu ve ligden düşecek takımları hep birlikte göreceğiz ama şimdi gelin birlikte geçmişe bir yolculuk yapalım ve 1. Lig olarak yola çıkıp Süper Lig adını alan en üst düzeydeki futbol mecramızın 59 sezonluk macerasına şöyle bir göz atalım
Futbol Federasyonu Başkanı Orhan Şeref Apak'ın girişimleriyle kurulan ve o dönemdeki adı "Millî Lig" olan Türkiye Profesyonel Birinci Ligi'nin ilk maçı 21 Şubat 1959'da İzmir'de İzmirspor ile Beykoz arasında oynandı. İzmirspor'un 2-1 kazandığı maçın 11. dakikasında meşin yuvarlağı rakip filelere gönderen Özcan Altuğ, lig tarihine "ilk golü atan futbolcu" olarak geçti. O sezon 16 takımla oynandı. Takımlar 8'erli iki gruba bölündü ve bu gruplara "Kırmızı", "Beyaz" isimleri verildi. İki grubun birincileri final oynayacak ve şampiyon belirlenecekti. Beyaz Grup'un lideri Fenerbahçe ile Kırmızı Grup'un lideri Galatasaray finale adlarını yazdırdı. İlk maçı 1-0 kaybeden Ignac Molnar yönetimindeki Fenerbahçe, rövanşı 4-0 kazanarak Türkiye 1. Ligi'nin ilk şampiyonu unvanını elde etti.
1959-1960 sezonundan itibaren grup sistemi kaldırıldı ve lig bugünkü haliyle oynanmaya başlandı. "Millî Lig" adı kısa bir süre sonra "Türkiye 1. Ligi" olarak değiştirildi. 1987-1988 sezonuna kadar galibiyete 2 puan verilirken, o sezondan itibaren galibiyete 3 puan verilmeye başlanmasıyla gol ortalamalarında büyük artış görüldü. 90'lı yıllarda iletişim teknolojileri ve TV yayıncılığındaki gelişmeler de ligimize sıçrama yaptırdı. Özel televizyon kanallarının kurulmasının ardından şifreli yayınlara geçilmesi, Türk futbolu için büyük bir gelir kapısı açtı. Galatasaray'ın UEFA Kupası'ndaki başarısı, Millî Takım'ın 2002 yılında Dünya Kupası'nda, 2003 yılında ise Konfederasyon Kupası'nda üçüncü olması, 2008 Avrupa Şampiyonası yarı finali, Türk futbol tarihinin önemli gelişmeleri olarak kayıtlara geçti.
1959'da Milli Lig'le başlayan lig tarihimizde 51 sezon boyunca Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor dışında şampiyon çıkmamıştı. Ancak 2010 sezonunda Bursaspor bu geleneğe son vererek ligimizin beşinci şampiyonu olmayı başardı. Lig tarihinde Galatasaray'ın 20, Fenerbahçe'nin 19, Beşiktaş'ın 15, Trabzonspor'un 6, Bursaspor'un da 1 şampiyonluğu bulunuyor. Şimdi gelin ligin başladığı günden bu yana neler yaşanmış, geçmişteki sezonlara bir göz gezdirelim.
İki grup üzerinden oynanan ilk sezonda Fenerbahçe'nin şampiyon olduğunu yazının başında belirtmiştik. İkinci sezonda yeni bir şampiyonla tanıştık. 20 takımlı ligde 38 maçta 65 puana ulaşan Andras Kutik'in Beşiktaş'ı ipi göğüslerken, 88 gol atarak siyah-beyazlılardan 20 gol daha fazla kaydeden Fenerbahçe 60 puanla ikinci sırada kaldı. Adalet ve Hacettepe ise 2. Lig'e düşen takımlar oldu.
Üçüncü sezonda Fenerbahçe ikinci kez şampiyonlukla kucaklaştı. Yine 20 takımla oynanan ligde Galatasaray'la kıyasıya bir yarışa girişen sarı-lacivertli takım, Laszlo Szekely'nin teknik direktörlüğünde ipi rakibinin 1 puan önünde göğüsleyerek mutlu sona ulaşırken, bir önceki sezonun şampiyonu Beşiktaş 6 puan geride, üçüncü sırada kalmıştı. Adana Demirspor küme düşerken, Altay ve Altınordu play-off oynayarak ligde kalmayı başardı.
1961-62 sezonu Türkiye'ye yeni bir şampiyon daha getirdi. Galatasaray, Fenerbahçe'nin dört puan önünde ilk şampiyonluğunu elde ederken, Beşiktaş yine üçüncü sırada yer alıyor ve ligin üç büyük geleneği değişmiyordu. O sezon ligden düşen takım olmamış, son üç sıradaki Vefa, Ankara Demirspor ve Şeker Hilal play-off sonunda devam etmeyi başarmıştı. Bu sezonun bir başka özelliği ise ilk üç sezondaki şampiyon Macar teknik adamlar hegemonyasına son veren Gündüz Kılıç'ın, şampiyonluk yaşayan ilk Türk teknik adam olmasıydı.
Ertesi sezon da yine Gündüz Kılıç yönetiminde ipi göğüsleyen Galatasaray, üst üste iki kez şampiyon olmayı başaran ilk takım olarak geçiyordu kayıtlara. Bu defa lig 22 takımla ve iki grup üzerinden oynanıyor, Kırmızı Grup'u Galatasaray, Beyaz Grup'u Beşiktaş ilk sırada tamamlıyordu. İkinci tur, iki grubun ilk 6 sırasını alan 12 takımla oynandı ve Galatasaray, Beşiktaş'ın 1 puan önünde ipi göğüsledi. Üçüncü sırada ise yeni bir takıma yine yer yoktu. Fenerbahçe şampiyonun 9 puan gerisinde o sırayı parsellemişti. Karagümrük, Şeker Hilal, Vefa ve Yeşildirek ise küme düşüyordu. Bir başka Türk teknik adamın şampiyonluk yaşayabilmesi içinse 12 sezon beklemek gerekecekti.
1963-64 sezonunda yeniden normal lige dönüldü. 18 takımlı sezonda iki takım arasında büyük bir çekişme yaşandı ve Yugoslav Miroslav Kokotoviç yönetimindeki Fenerbahçe, Beşiktaş'ın 1 puan önünde üçüncü şampiyonluğuyla kucaklaştı. Galatasaray ise şampiyonun 11 puan gerisinde kalmasına rağmen üçüncü sırayı yine "üç büyük" dışında bir takıma bırakmadı. Beyoğlu ve Kasımpaşa ise lige veda eden takımlardı.
1964-65 sezonunda lig ilk defa 16 takımla oynandı. Fenerbahçe sadece 1 kez yenildiği sezonu 47 puan toplayarak Beşiktaş'ın 6 puan önünde dördüncü kez şampiyon olarak tamamladı. Takımın başında bu defa İngiliz Oscar Hold vardı. Galatasaray 39 puanla üçüncü sıraya yeni bir takımın girmesine izin vermezken, Altınordu küme düşen tek takımdı.
1965-66 sezonunda Yugoslav Ljubusa Spajic yönetimindeki Beşiktaş 48 puan toplayarak ikinci şampiyonluğunu elde ederken, ikinci sırada 42 puanlı Galatasaray vardı. Ligin ancak 8. sezonunda üç büyüğün dışında bir takım ilk üçe girmeyi başarmış, 38 puan toplayan Gençlerbirliği, Fenerbahçe'nin 6 puan önünde üçüncü sırayı almıştı. Şekerspor ve Beykoz ise lige veda eden takımlardı.
Ertesi sezon Beşiktaş, Spajic'in teknik direktörlüğünde alıştığı koltuğu bırakmadı ve 45 puan toplayarak üçüncü şampiyonluğunu elde etti. Fenerbahçe iki puan gerisinde ikinci, Galatasaray ise dört puan arkada üçüncü sıradaydı. İstanbulspor, İzmirspor ve Karşıyaka o sezon lige mendil salladı.
1967-68 sezonunda yarış yine Beşiktaş ile Fenerbahçe arasında yaşandı. Ama bu defa ipi göğüsleyen taraf 49 puanlı Fenerbahçe oldu. Sarı-lacivertliler, kendilerine ligin ilk sezonunda şampiyonluk yaşatan Ignac Molnar'la bir kez daha mutlu sona ulaşmıştı. Beşiktaş, şampiyonun 7 puan gerisinde ikinci sırada kalmış, Galatasaray ise 13 puanlık farka rağmen üçüncü sırayı kimselere bırakmamıştı. Bu şampiyonluk Fenerbahçe'nin beşinci şampiyonluğuydu ve sarı-lacivertliler iki rakiplerine kısa sürede önemli bir fark atmış durumdaydı.
Ancak 1968-69 sezonunda 46 puanla şampiyon olan Galatasaray'ın bu farkın açılmasına izin vermeyeceği de ortaya çıkmıştı. O sezonun en çarpıcı yanı Yugoslav Toma Kaleperovic yönetimindeki Galatasaray'ın şampiyonluk için çekiştiği takımın Eskişehirspor olmasıydı. Es-Es fırtına gibi estiği sezonda Galatasaray'ın üç puan gerisinde kalmış ama ilk kez bir Anadolu takımı ligi ikinci sırada bitirmeyi başarmıştı. Şekerspor ve İzmirspor ise sezonun küme düşenleriydi.
1969-70 sezonunda yine bir ilk yaşandı. Rumen Traian Ionescu yönetimindeki Fenerbahçe'nin şampiyonluğu olağan bir sonuçtu ve sarı-lacivertliler bu mutluluğu altıncı kez yaşıyordu. Ama ikinci ve üçüncü sırada Eskişehirspor ile Altay'ın yer alması, Galatasaray'ın sekizinci, Beşiktaş'ın ise dokuzuncu sırada kalması o güne dek görülmüş bir şey değildi. O sezonun küme düşenleri ise Gençlerbirliği ve Altınordu olmuştu. Galatasaray bu dibe vuruşun acısını, sonraki üç sezonda çıkarmayı başardı. İngiliz Brian Birch'ün çalıştırdığı sarı-kırmızılı takım, 1970-71'de Fenerbahçe'nin, 1971-72'de Eskişehirspor'un, 1972-73'te ise yine Fenerbahçe'nin önünde ipi göğüsleyerek lig tarihinin üst üste üç sezon şampiyonluk elde eden ilk takımı olmayı başardı. Sarı-kırmızılılar böylece 6 kez şampiyon olan Fenerbahçe'yi de yakalamış oluyordu. Bu üç sezonda Beşiktaş bir kez bile ilk üçe giremiyor ve giderek rakiplerinin gerisinde kalıyordu. Ancak Galatasaray da üst üste üç sezon elde ettiği şampiyonluğun ardından tam 13 sezon beklemek zorunda kalacaktı. Bu arada 1970-71'de Adana Demirspor ve Vefa, ertesi sezon Karşıyaka ve İstanbulspor, sonrasında ise PTT ve Şekerspor küme düşüyordu.
1973-74 ve 1974-75 sezonlarında Brezilyalı futbol efsanesi Didi'nin çalıştırdığı Fenerbahçe, üç yıl uzak kaldığı şampiyonlukla üst üste iki kez kucaklaştı. 1973-74'te Beşiktaş bir süredir uzaktan izlediği şampiyonluk yarışına yeniden katılıyor, ancak Fenerbahçe, siyah-beyazlıların 3 puan önünde mutlu sona ulaşıyordu. Üçüncü sırada ise tarihinde ilk kez Boluspor yer almıştı. Son üç sezonun şampiyonu Galatasaray, Eskişehirspor'un da arkasında ancak beşinci sırayı alabiliyor, Vefa ve Mersin İdman Yurdu ise lige veda ediyordu.
1974-75 sezonunda Fenerbahçe, en yakın takipçisi Galatasaray'ın 5 puan önünde şampiyonluğu elde ederken, üçüncü sırada Eskişehirspor yer alıyor, Beşiktaş ise beşincilikle yetiniyordu. O sezon lige çıkan Trabzonspor 30 puanla 9. olurken, hiç kimse bordo-mavili takımdan kısa bir süre sonra gelecek şampiyonlukları beklemiyordu. Ama Trabzonspor, şampiyon Fenerbahçe'den bile az gol yemiş ve başarılı bir savunmanın neler yapabileceğini ertesi sezon göstermek üzere sinyallerini vermişti. O sezon düşen takımlar ise Samsunspor ve Kayserispor'du.
1975-76 sezonunda Türk futbolunda bir ihtilâl yaşandı. 17 sezonda Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş dışında şampiyon görmeyen Türkiye Ligi o sezon yepyeni bir büyükle tanıştı. Ahmet Suat Özyazıcı'nın teknik direktörlüğünü yaptığı Trabzonspor, ikinci sezonunu yaşadığı ligde en yakın rakibi Fenerbahçe'ye 3 puanlık fark atarak şampiyon oldu. Fenerbahçe 40, Trabzonspor ise Galatasaray ve Adanaspor gibi 36 gol atmıştı ama kalesinde sadece 14 gol görmek, bordo-mavililere tarihlerindeki ilk şampiyonluğun kapısını açmıştı. Galatasaray'ın üçüncü olduğu sezonda Ankaragücü ve Balıkesirspor düşüyor, Beşiktaş ise küme düşen takımların 2 puan önünde 11. sırada kendisine yer bulabiliyordu.
Trabzonspor, bu başarının tesadüfi olmadığını 1976-77 sezonunda bir kez daha şampiyon olarak kanıtladı. Bordo-mavili takım bu defa da Fenerbahçe'nin 4 puan önünde yer almış, 41 golle ligin en fazla gol atan takımı olurken, kalesinde de sadece 12 gol görmüştü. Altay'ın üçüncülüğü elde ettiği sezonda Beşiktaş dördüncü, Galatasaray beşinci oluyor, Giresunspor ve Göztepe küme düşüyordu.
1977-78 sezonunda 1 puan farkla Trabzonspor'un önünde şampiyonluğa ulaşan Toma Kaleperoviç'in Fenerbahçe'si, rakibinin serisine son verdi. Kaleperoviç, Galatasaray'dan sonra Fenerbahçe'yi de şampiyon yapan teknik adam olarak tarihe geçerken, Trabzonspor o sezon da şampiyon olsa, bugün üst üste 6 şampiyonlukla yanına bile yaklaşılmayacak bir rekorun sahibi olabilirdi. Üçüncülüğü Galatasaray'ın elde ettiği sezonu Beşiktaş beşinci sırada tamamlıyor. Ankaragücü ve Mersin İdmanyurdu ise küme düşüyordu.
1978-79'dan itibaren Trabzonspor üç kez daha şampiyon oldu. O sezon Özkan Sümer yönetiminde sadece 1 kez yenilen ve kalesinde yalnızca 7 gol gören bordo-mavili takım Galatasaray'ın 1 puan önünde 42 puanla mutlu sona ulaşırken, üçüncü sırayı 38 puanla Fenerbahçe elde ediyor, Beşiktaş 9. sırada kalırken, Kırıkkalespor, Boluspor ve Samsunspor küme düşüyordu.
1979-80 sezonunda 39 puan toplayan Trabzonspor dördüncü şampiyonluğuna Fenerbahçe'nin 4 puan önünde, Ahmet Suat Özyazıcı yönetiminde ulaştı. 33 puan toplayan Zonguldakspor tarihinin en başarılı sonucunu alarak üçüncü sırayı elde ederken, Galatasaray 9, Beşiktaş ise 11. sırada sezonu tamamlıyordu. Sezonun düşenleri ise Diyarbakırspor, Kayserispor ve Göztepe olmuştu.
1980-81 sezonunda ilk iki sırada Anadolu takımları vardı. Özkan Sümer'in Trabzonspor'u 39 puanla şampiyon olurken, 34 puanlı Adanaspor, Galatasaray'ı averajla geride bırakıyor, Beşiktaş 5. sırayı alırken, 29 puanlı Fenerbahçe averajla ligde kalıyordu. Rizespor 29 puanla küme düşerken, lige veda eden diğer iki takım Mersin İdman Yurdu ve Orduspor'du.
1981-82 sezonunun şampiyonu Beşiktaş, mutlu sonla tam 14 sezon sonra kucaklaştı. Eski oyuncusu Yugoslav Djordje Miliç yönetimindeki siyah-beyazlı takım ligi Trabzonspor'un 1 puan önünde 44 puanla şampiyon olarak tamamlarken, Fenerbahçe 41 puanla üçüncü sırayı alıyor, Galatasaray ise 32 puanla 11. sırada kalıyordu. O sezon düşen takımlar Diyarbakırspor, Göztepe ve Eskişehirspor olmuştu.
1982-83 sezonunda Fenerbahçe dört yıl beklediği şampiyonlukla bir kez daha buluştu. Yugoslav Branko Stankoviç'in çalıştırdığı sarı-lacivertliler Trabzonspor'a 2 puan fark atarak zirvede yer alırken sezonu Galatasaray üçüncü, Beşiktaş ise beşinci sırada tamamlıyordu. O sezonun düşenleri ise Altay, Gaziantepspor, Samsunspor ve Mersin İdman Yurdu'ydu.
1983-84 sezonu Trabzonspor'un şampiyonluğuyla tamamlandı. Ahmet Suat Özyazıcı yönetimindeki bordo-mavili takım, lige çıktığından bu yana 10. sezonunda 6. şampiyonluğunu elde etmişti ama bu aynı zamanda onların mutlu sonla son buluşması olacaktı. Trabzonspor'un 50 puan topladığı ligde Fenerbahçe 45 puanla ikinci, Galatasaray 44 puanla üçüncü, Beşiktaş aynı puanla dördüncü sırada yer alıyordu. Karagümrük, Adanaspor ve Adana Demirspor ise o sezon lige veda etmişti.
1984-85 sezonu inanılmaz bir çekişmeye sahne oldu. Fenerbahçe ile Beşiktaş sezonu 50'şer puanla bitirdi ve ligin şampiyonu ilk kez averajla belirlendi. 65 gol atıp 25 gol yiyen Yugoslav teknik direktör Todor Veselinovic'in Fenerbahçe'si, 49 gol atıp 19 gol yiyen Beşiktaş'ın önünde ipi göğüsledi. Trabzonspor 42 puanla üçüncü, Galatasaray 36 puanla beşinci olabilmiş, Boluspor ve Antalyaspor ise küme düşmüştü.
1985-86 sezonu tıpkı bir önceki gibi geçti. Bir sezon önce şampiyonluğu averajla Fenerbahçe'ye kaptıran Beşiktaş, bu defa Galatasaray'a averajla üstünlük sağlayarak mutlu sona ulaşmıştı. Her iki takımın da 56'şar puanı vardı ancak Beşiktaş 65 gol atıp 21 gol yerken, o sezon hiç yenilmeyen Galatasaray 57 gol atıp 20 gol yemişti. Stankoviç ise Fenerbahçe'nin ardından Beşiktaş'ı da şampiyon yapan teknik direktör olarak kayıtlara geçmişti. Fenerbahçe, Samsunspor ve Sarıyer'in ardından beşinci oluyor, Trabzonspor ise ligdeki ilk sezonu dışında en kötü derecesini yaparak yedinci sırada kalıyordu. Sezonun düşenleri ise Kayserispor, Orduspor ve Sakaryaspor'du.
1986-87 sezonu bir başka hasretin sonu oldu. Son şampiyonluğunu 1973'te elde eden Galatasaray, 13 sezonluk bekleyişin ardından Alman futbol efsanesi Jupp Derwall yönetiminde Beşiktaş'ın 1 puan önünde mutlu sona ulaştı. Sarı-kırmızılılar bir sezon önce namağlup olmalarına rağmen averajla kaptırdıkları şampiyonluğun acısını çıkartmış, üçüncülüğü ise Samsunspor almıştı. Trabzonspor ve Fenerbahçe dört ve beşinci olarak sıralanıyor, Diyarbakırspor ve Antalyaspor lige veda ediyordu.
Galatasaray, hasret yıllarının ardından üst üste ikinci şampiyonluğunu 1987-88 sezonunda elde etti. Sarı-kırmızılı takımın ulaştığı 90 puan da bir rekordu. İkinci Beşiktaş 78, üçüncü Malatyaspor 62, dördüncü Samsunspor ise 60 puan toplayabiliyordu. Trabzonspor 6, Fenerbahçe 8. sıralarda kalmış, Zonguldakspor, Gençlerbirliği, Kocaelispor ve Denizlispor küme düşmüştü.
1988-89 sezonunda çifte rekor kırıldı. Yugoslav Todor Veselinoviç yönetimindeki Fenerbahçe 93 puan toplayarak şampiyon olurken, o güne kadar ulaşılan en yüksek puana erişmişti. Sarı-lacivertlilerin attığı 103 gol ise gruplar olmadan oynanan sezonların bir başka rekoru olarak kayıtlara geçti. İkinci Beşiktaş, Fenerbahçe'nin 10 puan gerisinde kalmış, Galatasaray ise ancak 69 puan toplayabilmişti. Ligden düşenler ise Kahramanmaraşspor, Rizespor ve Eskişehirspor'du.
Beşiktaş, İngiliz teknik adam Gordon Milne yönetiminde 1989-90 sezonundan itibaren üst üste üç kez şampiyon olarak, daha önce Galatasaray ve Trabzonspor'un elde ettiği başarıya ortak oldu. 1989-90 sezonunda 75 puan toplayan siyah-beyazlı takım en yakın takipçisi Fenerbahçe'ye 5 puan fark atarken, Trabzonspor ve Galatasaray üç ve dördüncü sıraları paylaşıyor, Sakaryaspor, Adana Demirspor, Samsunspor, Altay ve Malatyaspor küme düşüyor, 18 takımlı ligde takım sayısı da 16'ya indiriliyordu.
Baştan da belirttiğimiz gibi ertesi sezon da Beşiktaş'ın tek yenilgi ve 69 puan toplayarak şampiyonluğa ulaşmasıyla tamamlandı. İkinci sırada kalan Galatasaray, sezonu siyah-beyazlıların 5 puan gerisinde tamamlamış, Trabzonspor şampiyonun 18 puan arkasında üçüncü olabilmişti. Fenerbahçe ise Sarıyer'in ardından beşinci sırada kalmıştı. Zeytinburnu, Karşıyaka ve Adanaspor o sezon lige veda eden takımlardı.