- 29 Eki 2018
- 11,896
- 11,241
Osmanlı’da Şehzade Olmak !
Şehzade, Güneş doğduğunda ya Padişah olurdu ya da Cenaze,,
Şehzade, Osmanlı padişahlarının harem içinde doğan erkek evlatlarına verilen isimdir,, Devleti Aliyenin bekası için Osmanlı padişahlarının çokça çocukları olurdu,, Bu durum zürriyetten önce gelen bir zaruriyettir,, Şehzadeler her daim kılıç kuşanana kadar saray içinde bulunmak , yaşamak zorundaydılar,, Zira şehzadenin sarayın dışına çıkması özelliklede Yeniçeri Ocağına gitmesi mutlak surette isyan olarak görülürdü,, Harem gerçekliğinde Padişahların 1’den fazla eşi olurdu ( İstisnalar kaideyi bozmaz) bu eşlerden de ayrı ayrı çocukları ( erkek, kız ) olurdu,, Osmanlı, kadim kanunlara göre yönetilirdi,, Kadim kanunlara göre bazen Padişah en büyük şehzade bazen ise Ekber ve Erşeti işaret eden şehzade olurdu,, ( Tahta çıkmada dönemsel değişikler olmuştu ) İşte bu noktada Padişahın eşleri devreye sıklıkla girmişlerdi,, Tıbben soy erkekten devam eder gerçekliği olsada ben tıbbın bu sonucuna inanmıyorum,, Soy anneden devam eder,, Osmanlı Sarayında annesi güçlü olan şehzadeler hep bir kaç adım önde , tahta daha yakındı,, Anneyi güçlü yapan iki önemli faktör vardı,, Padişahın yegane aşkı olması Bundan çok daha önemlisi Yeniçeri Ocağında ve halk içindeki Etkinliği idi,, Güçlü bir Anne , güçlü bir Sultan , ocağın ince , kılcal damarlarında hep kendini ve fikirlerini dolaştırabilmeyi başarmış, Halkına mümkün mertebe yardım elini uzatabilmiş olmalıdır ( Hatırlayınız , Kösem Sultan ),, Osmanlı Anneleri ( Sultanları ) şehzadelerinin tahta giden yolda en büyük yönvericileri olmuştur,, Bazen bu yön vericilik çeşitli entrikaları da beraberinde getirmiştir,, Bir çok Anne ( Sultan ) bu yolda kendi şehzadelerini bazen bilerek bazen ise bilmeyerek çok büyük tehlikelerin içine atmışlardır,,
Her şehzade bir Padişah adayıdır,, Ne gam, ne acı,, Şehzadeler , uykuya her daldıklarına acaba yarını görecek miyiz? düşünceleri ile hep iç içeydiler,, Bundan değil midir? Deli şehzade ve Padişahlara, Osmanlı’da sıklıkla rastlamamız,,
Bir Padişah , iktidarına bırakın ortağı gölge bile istemez,, Zaten iktidarına ortak kabul eden Padişaha, Padişah denilir mi ? Bir Padişahın mutlak iradesi bir şehzadenin canıydı,, Tahtın üzerindeki yoğunlaşmış bulutu kaldırmak, bir şehzadeyi alemi bekaya göç ettirmek demekti,,
"Ve her kimesneye evladımdan saltanat müyesser ola, karındaşların nizam-ı âlem içün katl etmek münasiptir." der Fatih Kanunnamesi,, Sonrasında Sultan Ahmet, Ekber ve Erşed sistemi,, İki durumda da monarşi varsa gerek kardeş şehzadeler , gereksede evlat şehzadeler , Padişah olamadılar ise ölüme giden yolun üzerinde hep titrek ve korkak bir surette idiler,,
Her bir şehzadenin önünde iki yol vardı ; Ya taht, ya ölüm,, Bu yüzden cellat korkusuyla büyür her şehzade, ölüm korkusuyla,, Bu yüzden düşer kardeş kardeşe,, Bu yüzden ekilir nefret tohumları,, Kimi bebek, kimi çocuk, kimi genç delikanlı, onca şehzadenin son nefesi tahtın üzerinde bir bulut gibi asılıdır,,Kanayan vicdanlar kalmıştır geriye, yaralı yürekler, huzursuz ruhlar,, Bir Padişahın mutlak iktidarı, bir annenin feryadı demektir zira,, Evladına doyamadan veda eden bir annenin acıklı feryadı,, Telafisi, tekrarı olmayan son bir bakış demektir,, Son bir sarılış,,
Osmanlı’da şehzade olmak, işte böyle bir şeydi,,
Not ; Bu konu ile ilgili sayfalarca yazabilirim, ancak yazarken ben dahi ürperiyorum,,
İyi forumlar dilerim,,
Şehzade, Güneş doğduğunda ya Padişah olurdu ya da Cenaze,,
Şehzade, Osmanlı padişahlarının harem içinde doğan erkek evlatlarına verilen isimdir,, Devleti Aliyenin bekası için Osmanlı padişahlarının çokça çocukları olurdu,, Bu durum zürriyetten önce gelen bir zaruriyettir,, Şehzadeler her daim kılıç kuşanana kadar saray içinde bulunmak , yaşamak zorundaydılar,, Zira şehzadenin sarayın dışına çıkması özelliklede Yeniçeri Ocağına gitmesi mutlak surette isyan olarak görülürdü,, Harem gerçekliğinde Padişahların 1’den fazla eşi olurdu ( İstisnalar kaideyi bozmaz) bu eşlerden de ayrı ayrı çocukları ( erkek, kız ) olurdu,, Osmanlı, kadim kanunlara göre yönetilirdi,, Kadim kanunlara göre bazen Padişah en büyük şehzade bazen ise Ekber ve Erşeti işaret eden şehzade olurdu,, ( Tahta çıkmada dönemsel değişikler olmuştu ) İşte bu noktada Padişahın eşleri devreye sıklıkla girmişlerdi,, Tıbben soy erkekten devam eder gerçekliği olsada ben tıbbın bu sonucuna inanmıyorum,, Soy anneden devam eder,, Osmanlı Sarayında annesi güçlü olan şehzadeler hep bir kaç adım önde , tahta daha yakındı,, Anneyi güçlü yapan iki önemli faktör vardı,, Padişahın yegane aşkı olması Bundan çok daha önemlisi Yeniçeri Ocağında ve halk içindeki Etkinliği idi,, Güçlü bir Anne , güçlü bir Sultan , ocağın ince , kılcal damarlarında hep kendini ve fikirlerini dolaştırabilmeyi başarmış, Halkına mümkün mertebe yardım elini uzatabilmiş olmalıdır ( Hatırlayınız , Kösem Sultan ),, Osmanlı Anneleri ( Sultanları ) şehzadelerinin tahta giden yolda en büyük yönvericileri olmuştur,, Bazen bu yön vericilik çeşitli entrikaları da beraberinde getirmiştir,, Bir çok Anne ( Sultan ) bu yolda kendi şehzadelerini bazen bilerek bazen ise bilmeyerek çok büyük tehlikelerin içine atmışlardır,,
Her şehzade bir Padişah adayıdır,, Ne gam, ne acı,, Şehzadeler , uykuya her daldıklarına acaba yarını görecek miyiz? düşünceleri ile hep iç içeydiler,, Bundan değil midir? Deli şehzade ve Padişahlara, Osmanlı’da sıklıkla rastlamamız,,
Bir Padişah , iktidarına bırakın ortağı gölge bile istemez,, Zaten iktidarına ortak kabul eden Padişaha, Padişah denilir mi ? Bir Padişahın mutlak iradesi bir şehzadenin canıydı,, Tahtın üzerindeki yoğunlaşmış bulutu kaldırmak, bir şehzadeyi alemi bekaya göç ettirmek demekti,,
"Ve her kimesneye evladımdan saltanat müyesser ola, karındaşların nizam-ı âlem içün katl etmek münasiptir." der Fatih Kanunnamesi,, Sonrasında Sultan Ahmet, Ekber ve Erşed sistemi,, İki durumda da monarşi varsa gerek kardeş şehzadeler , gereksede evlat şehzadeler , Padişah olamadılar ise ölüme giden yolun üzerinde hep titrek ve korkak bir surette idiler,,
Her bir şehzadenin önünde iki yol vardı ; Ya taht, ya ölüm,, Bu yüzden cellat korkusuyla büyür her şehzade, ölüm korkusuyla,, Bu yüzden düşer kardeş kardeşe,, Bu yüzden ekilir nefret tohumları,, Kimi bebek, kimi çocuk, kimi genç delikanlı, onca şehzadenin son nefesi tahtın üzerinde bir bulut gibi asılıdır,,Kanayan vicdanlar kalmıştır geriye, yaralı yürekler, huzursuz ruhlar,, Bir Padişahın mutlak iktidarı, bir annenin feryadı demektir zira,, Evladına doyamadan veda eden bir annenin acıklı feryadı,, Telafisi, tekrarı olmayan son bir bakış demektir,, Son bir sarılış,,
Osmanlı’da şehzade olmak, işte böyle bir şeydi,,
Not ; Bu konu ile ilgili sayfalarca yazabilirim, ancak yazarken ben dahi ürperiyorum,,
İyi forumlar dilerim,,